top of page

Bodrum Kalesi ve marina manzarası, tarihle iç içe bir turizm cenneti.
Ünlü tarihçi Homeros Bodrum’un antik adını kullanarak burayı “Ebedi Mavilikler Cenneti” olarak adlandırmıştı. Gerçekten de Türkiye’nin güneybatısındaki bu eşsiz yarımada, masmavi koyları ve zengin geçmişiyle ziyaretçilerini büyülemeye devam ediyor. Bodrum, antik çağlardan günümüze uzanan 3.000 yıllık kesintisiz bir tarihe ve kültürel mirasa ev sahipliği yapıyor. Bir zamanlar Halikarnassos adıyla anılan bu liman kenti, Yunan ve Anadolu uygarlıklarının kesişim noktasında kurulmuş ve sayısız medeniyetin izini taşıyor. Bodrum’u hiç bilmeyenler için, geçmişten bugüne uzanan bu yolculuk; kentin tarihini, efsanelerini, doğal güzelliklerini ve sanat dünyamızdaki özel yerini keşfetme fırsatı sunuyor.

Antik Çağda Halikarnassos: Tarihin ve Mimarinin Beşiği

Bodrum’un bilinen tarihi MÖ 1000’li yıllarda Dorlara kadar uzanır; antik Halikarnassos şehri ilk olarak küçük bir ada üzerinde Dor halkı tarafından kurulmuştu. Bu antik kent, Karya bölgesinin en önemli limanlarından biri olarak hızla gelişti. “Tarihin Babası” Herodot, yaklaşık MÖ 484 yılında Halikarnassos’ta doğmuş ve eserlerinde kendi şehrinin kuruluşundan bahsetmiştir. Herodot’un yanı sıra, Pers İmparatorluğu’na hizmet eden ünlü kadın komutan Artemisia da bu topraklarda yetişmiştir.

 

Halikarnassos özellikle MÖ 4. yüzyılda Karya satrabı Kral Mausolos döneminde altın çağını yaşadı. Mausolos başkenti buraya taşıyarak şehri görkemli anıtlarla donattı. Onun adına inşa edilen anıt mezar Mausoleion, antik dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak ün kazandı. Devasa Mausoleion, ne yazık ki günümüze ulaşamadı; ancak kalıntıları Bodrum’da halen ziyaret edilebiliyor ve kentin simgesi olan Bodrum Kalesi’nin yapımında bu taşların kullanıldığı biliniyor. MÖ 334 yılında Büyük İskender Halikarnassos’u kuşatarak ele geçirdi; şehir İskender’e aylarca direndi ve bu olay tarihe “Halikarnassos Kuşatması” olarak geçti. Antik dönem boyunca birçok kez el değiştiren Bodrum, Romalılar devrinde önemini yitirse de kültürel mirasını korumayı başardı.

Orta Çağ ve Osmanlı Dönemi: Bodrum Kalesi’nden Sakin Bir Balıkçı Kasabasına

Orta Çağ’da Bodrum’un kaderi, St. Jean (Aziz Yuhanna) Şövalyeleri ile değişti. 1400’lü yıllarda bölgeye hakim olan Rodos şövalyeleri, St. Peter Kalesi (bugünkü Bodrum Kalesi) inşa ederek kente Petronium adını verdiler. Bu isim, yöredeki Türk halkının telafuzuyla zamanla Bodrum şeklini aldı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında resmi isim haline geldi. 1522’de Osmanlı Sultanı Kanuni Sultan Süleyman Rodos’u fethedince Bodrum da Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde stratejik limanı ve tersanesi sayesinde Bodrum, donanma için önemli bir noktaydı. Yine de merkezi konumlardan uzakta kaldığı için uzun yıllar küçük ve sakin bir kasaba hüviyetini korudu.

 

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Bodrum’un nüfusu yalnızca birkaç bin civarındaydı (yaklaşık 5.000 kişi) Halk geçimini balıkçılık, süngercilik ve tarımla sağlıyordu. Ulaşım zorlukları ve büyük şehirlere uzaklığı nedeniyle Bodrum, 20. yüzyıl ortalarına dek ülkenin gözlerden ırak, kendi halinde bir sahil kasabası olarak kaldı. Hatta bu dönemde Bodrum, sürgün yeri olarak da anıldı; merkeze uzaklığı ve sakinliği nedeniyle bazı muhalif veya “sorunlu” görülen isimler Cumhuriyet’in erken yıllarında Bodrum’a gönderiliyordu. İşte Bodrum’un kaderini değiştirecek sanatçılar da tam bu noktada sahneye çıkmaya başladı.

Sürgün Yılları ve Halikarnas Balıkçısı: Bodrum’un Yeniden Keşfi

1925 yılında, ünlü yazar Cevat Şakir Kabaağaçlı bir hikâyesi nedeniyle mahkeme kararıyla Bodrum’a sürgüne gönderildi. Cevat Şakir, burada geçirdiği sürgün yıllarında Bodrum’un güzelliğine gönülden bağlandı ve kendisini Bodrumlu sayarak bir daha ayrılmadı.Eserlerini “Halikarnas Balıkçısı” mahlasıyla kaleme alan yazar, Bodrum’un doğasını, efsanelerini ve insanlarını anlattığı hikâye ve romanlarıyla kentin ruhunu tüm Türkiye’ye tanıttı. Halikarnas Balıkçısı, Bodrum’un bugünkü kimliğini kazanmasında en büyük payı olan isimlerden biridir. Onun Bodrum’da başlattığı “Mavi Yolculuk” geleneği, edebiyatçı arkadaşları Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu ile birlikte Ege’nin bakir koylarını keşfetmeye yönelik bir tekne seyahati fikriydi. 1950’lerden itibaren bu keşif dolu tekne gezileri bir yaşam tarzına dönüşerek Türkiye’nin en ünlü alternatif tatil konseptlerinden biri haline gelditr.Günümüzde Bodrum çıkışlı mavi yolculuklar, ahşap gulet teknelerle sakin koylarda yapılan huzurlu yolculuklar olarak dünya çapında biliniyor.

 

Halikarnas Balıkçısı’nın Bodrum’a yerleşmesiyle başlayan entelektüel hareket, diğer birçok sanatçı ve düşünürü de bu küçük kasabaya çekti. Bodrum doğumlu ünlü ney ustası Neyzen Tevfik de bu dönemde Bodrum’un anılan simalarından biriydi. 24 Mart 1879’da Bodrum’da doğan Neyzen Tevfik (Mehmet Tevfik Kolaylı), ney üflemekteki ustalığı ve hicivli şiirleriyle Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinin efsanevi bir kültür figürüdür.Dönemin meyhanelerinde ve edebiyat çevrelerinde ün kazanmış bu sıra dışı sanatçı, sivri diliyle toplumsal eleştiriler yapmış ve aynı zamanda Türk musikisinin gelmiş geçmiş en büyük neyzenlerinden biri kabul edilmiştir. Bodrumlu Neyzen, eserleri ve hatıralarıyla Bodrum’un kültürel mirasında özel bir yer tutar. Halikarnas Balıkçısı ve Neyzen Tevfik gibi isimler sayesinde Bodrum, 20. yüzyıl ortalarında bir bohem hayat merkezi ve ilham kaynağı olarak keşfedilmeye başlanmıştır.

 

 

 

Zeki Müren ve Bodrum’un Sanat Güneşi

1960’lı yıllara gelindiğinde Bodrum hâlâ sakin bir sayfiye kasabasıyken, Türk sanat dünyasının en parlak yıldızlarından biri burayı kendi köşesine dönüştürmeye karar verdi. Zeki Müren, 1967 yılında bir gazete ilanında gördüğü kiralık yazlık ev aracılığıyla Bodrum’la tanıştı. Türk Sanat Müziği’nin “Sanat Güneşi” olarak anılan bu efsanevi yorumcu, Bodrum’un huzurlu atmosferine o kadar hayran kaldı ki, ilerleyen yıllarda kendini buraya adeta inzivaya çekti ve ömrünün sonuna dek Bodrum’u terk etmedi.Bodrum’da geçirdiği yıllarda Zeki Müren, gösterişten uzak bir yaşam sürerken, aynı zamanda Bodrum’un gönüllü tanıtım elçisi haline geldi. Onun Bodrum’a yerleşmesi, ulusal basında ve televizyonlarda Bodrum’un adının sıkça duyulmasını sağladı.

 

Zeki Müren’in Bodrum sevgisi, birçok sanatçıya ilham verdi. Müren’i örnek alan pek çok ünlü isim, bu dönemden sonra Bodrum’da ev satın almaya, uzun süreli tatiller geçirmeye veya tamamen yerleşmeye başladı. Bir zamanlar küçük bir balıkçı kasabası olarak bilinen Bodrum, Zeki Müren’in etkisiyle adeta bir sanatçı sığınağına dönüştü. Öyle ki, Müren’in Bodrum’da varlığı ve buraya kattığı imaj, kentin tanıtımı konusunda en büyük reklam kampanyalarının bile sağlayamayacağı bir etki yarattı.24 Eylül 1996’da aramızdan ayrılan Zeki Müren’in Bodrum’daki evi bugün müze olarak ziyarete açıktır ve her yıl anma etkinlikleri düzenlenir.Bodrum, vefa duygusuyla Müren’i unutmamış; onun ismini yaşatarak kültürel mirasını gelecek nesillere aktarmaktadır.

 

 

Bodrum Günümüzde: Doğal Güzellikler ve Sanatçı Çekim Merkezi

Zengin tarihi mirası ve sanat dolu geçmişiyle Bodrum, günümüzde hem bir turizm cenneti hem de sanatçılar için vazgeçilmez bir çekim merkezidir. 1970’li yıllardan sonra hızla gelişen turizm sektörü Bodrum’un çehresini değiştirirken, kentin doğasına ve özgün dokusuna hayran kalan pek çok yazar, ressam, müzisyen ve entelektüel Bodrum’a akın etti.Bir zamanlar sükûnet arayan sanatçılar için bir kaçış noktası olan Bodrum, bugün hala yarımadanın sakin koylarında ilham arayan yaratıcı ruhlara kucak açıyor. Son yıllarda dahi pek çok ünlü isim, Bodrum Yarımadası’nın Gümüşlük, Yalıkavak gibi nispeten tenha köşelerine yerleşerek bölgenin kültür hayatına katkıda bulunmaya devam etmektedir.

 

Bodrum’un sayısız koyları ve doğal güzellikleri de onu özel kılan unsurların başında gelir. Masmavi denizi ve bakir kıyıları, Bodrum’u Türkiye’nin en gözde mavi yolculuk rotalarından biri haline getirmiştir. Yarımadanın çam ormanlarıyla çevrili koylarında tekneyle süzülmek, tıpkı Halikarnas Balıkçısı’nın ilk mavi yolcularıyla yaptığı gibi, bugün de huzur ve ilham veren bir deneyimdir. Bodrum aynı zamanda canlı bir sanat ve eğlence hayatına sahip: Yaz aylarında düzenlenen uluslararası müzik ve bale festivalleri, sanat galerileri, açık hava konserleri ve edebiyat söyleşileri Bodrum’u kültürel açıdan da dinamik tutmaktadır.

 

Sonuç olarak Bodrum, antik çağın görkemini, doğal güzelliklerin huzurunu ve sanat dolu bir atmosferi bir arada sunan eşsiz bir yerdir. Bir yanda Bodrum Kalesi, antik tiyatro, Mozole gibi tarih hazineleri dururken diğer yanda modern marinalar, beyaz badanalı evler ve begonvillerle bezenmiş dar sokaklar iç içe geçmiş durumda. “Ebedi mavilikler cenneti” Bodrum, geçmişten bugüne taşıdığı mirasla sadece bir tatil beldesi değil; aynı zamanda sanatçıların ilham bulduğu, tarih meraklılarının keşfe doyduğu, doğal güzelliklere sevdalı herkesin yeniden gelmek istediği bir Akdeniz incisidir. Bodrum’u hiç bilmeyenler için bile, bu kentin hikâyesi sayfalar dolusu efsane ve keşifle dolu – ve her ziyaretçi, bu hikâyeye kendi anılarını eklemeye davetlidir.

للإطلاع على أحدث التطورات في بودروم

bottom of page